Neden Uganda?
Neredeyse Afrika’nın tamamında yaygın olan, sosyo ekonomik olarak kırılgan olan gurupların yaşadığı mağduriyetle, ne yazık ki UGANDA özelinde de oldukça yoğun ve acı verici bir şekilde yaşanmaktadır.
Bu analizimizde bu gurupların daha iyi anlaşılabilmesi için iki aşamalı bir yaklaşım sergileyeğiz. Bir taraftan söz konusu gurupları tek tek göz atıyorken, aynı zamanda genel anlamda yoksulluk ve kırılganlıkları ve bunların incelediğimiz guruplara olan etkilerini inceleyeceğiz.
- Kadınlar
- Çocuklar
- Çatışmalardan ve siyasi gerilimlerden etkilenen guruplar
- Engelliler
- Düşük ücretle çalıştırılan yasal ve kayıt dışı isçiler
- Etnik azınlıklar
- Tarım isçileri
- HIV/AIDS taşıyan guruplar
Bu rapordaki değerlendirmelerimize öncelikle Uganda'daki genel anlamda yaşanan yoksulluğu ve genel ve guruplar özelinde kırılgan guruplara olan etkilerini incelemekle başlayacağız.
Yoksulluk bağlamında kırılgan guruplar
Sosyal koruma ve destek ihtiyacı genel olarak iki faktörden etkilenmektedir: yoksulluk ve kırılganlık. Yoksulluk dediğimizde düşük gelir ve tüketim imkanlarının yetersizliğini kastediyorken, kırılganlık tanımı ile de yoksulluk sınırına düşme riskine işaret etmekteyiz.
Yaşanan yoksulluğun boyutu; sayısal yoğunluk, şiddeti ve eğilimi aynı zamanda sosyo ekonomik desteğe olan ihtiyacın da boyutlarını belirlemektedir.
Ne yazık ki, yaşanan bu yoksulluk sosyal yardım anlamında ki en temel aktör olan Devletin de en temel geliri olan vergi toplama oranlarını olumsuz yönde etkilemekte, fakir vatandaşlara uzanacak yardım elini de zayıflatmaktadır. Bu bir kısır döngü̈ oluşturmaktadır.
Yoksulluk ve kırılganlığa dair araştırma ve analizleri incelediğimizde, genel tüketim maddelerin yetersizliği sorunun en temel görünür sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak olayın derinliğine doğru incelememizi geliştirdiğimizde, aşağıda sayacağımız faktörler belirleyici unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
- Üretim araçlarının yetersizliği
- Sosyal dayanışma guruplarının ve gayrı resmi destek sistemlerinin yetersizliği
- Kötü sağlık koşulları ve yüksek okumamışlık oranı
- Enerji yetersizliği
- Pazarlara ulaşma ve toplumsal alt yapıya ulaşmada yetersizlik
- Verimli istihdam olanaklarının yetersizliği (özellikle genç̧ kesim için)
- Krizler, şoklar ve gerilimlere karşı kırılganlık
- Alkolizm ve toplumsal şiddet
Toplumsal ve bireysel düzeyde yaşanan fakirlikler arasında ciddi farklar mevcuttur. Bireysel anlamda yaşanan fakirlik;
- Temel yaşam ihtiyaçlarına ulaşmada yaşanan imkansızlıklar
- Sosyal hizmetlerdeki kalitenin yetersizliği ve bu hizmetlere ulaşmakta yaşanan güçlükler
- Yetersiz alt yapı koşulları olarak yaşanmaktadır.
Bir kişi ya da aile aşağıda sıralanan temel yaşam ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa fakirlik sınırında kabul edilmektedir.
- Giyinme
- Temizlik malzemeleri
- Sağlık hizmetleri
- Okul ücretleri
- Uygun ve yeterli barınma olanakları
- Aydınlatma için kullanılan enerji ya da yakıt olanakları
Sonuç̧ olarak fakir bir birey ya da aile, kısıtlı fiziksel ve ekonomik kaynaklara sahip birey ya da aile olarak kabul edilmektedir.
Öte taraftan toplumsal düzeyde fakirlik dediğimizde aşağıda sıralan temel toplumsal ihtiyaçlara ulaşmakta yaşanan yoksunluk kastedilmektediŗ.
- Yeterli fiziksel kaynaklar,
- Kaliteli ve yeterli sosyal hizmetler,
- Politik hizmetler
- Ekonomik hizmetler
Daha da önemlisi, Uganda özelinde bu durum gelir yetersizliği ve fiziksel eksiklikler gibi maddi koşulların ötesine geçmekte, materyal olmayan daha ciddi sonuçlar doğurmaktadır. Bunlar arasında en önemlileri şunlardır.
- Çaresizlik ve umutsuzluk
- Sosyal kapital yetersizliği (çocuk, akraba ve eğitimli bireyler
- Toplumsal izolasyon ve sesini duyuramama.
Yoksulluk ve kırılganlık ta yapısal belirleyici faktörler
Uganda da bugün yaşanan yoksulluk temel anlamda ekonomik ve tarihi faktörler olmak üzere iki temel etkenin sonuçlarıdır.
Öncelikle ekonomik yapısal durum, artan nüfus paralelinde bir verimlilik artısının sağlanmasında bariz bir başarısızlığı yansıtmakta olup, çok ciddi başka yapısal sorunlara da zemin oluşturmaktadır.
Ayrıca Uganda ve çevre ülkelerde yaşanan uzun çatışmalar ve savaşlar korkunsa̧ sonuçlar doğurmuş̧, ülkenin fakirleşmesini daha da derinleştirmiş̧ ve günümüze kadar ulaşan bir dizi problem ve tarihsel miras bırakmıştır.
Her ne kadar bugün Uganda yüksek bir büyüme hızına ulaşmış̧ olsa da beraberinde yaşanan yüksek nüfus artısı da endişe verici boyuttadır. Ulusal politikalar ve dış̧ faktörler bir arada bugün yaşanan sosyo ekonomik sonuçları doğurmuştur.
Fert bazına zirai üretim ve hasat oranı gittikçe düşmekte; buna karşın ekonomik politikalar zirai üretimin dönüşümünü özendirici olmaktan oldukça uzaktır. Daha da ötesi, uluslararası borsalarda kahve fiyatlarında yaşanan şok düşüşler, sorunu daha da vahim hale getirmiştir.
Ülke şu anda aşağıda belirtilen başlıca mikro-ekonomik sorunlarla boğuşmaktadır.
- Geçmişte uygulanan hatalı tarım politikalarından kaynaklı düşük zirai verimlilik.
- Özellikle 1980 lerde düşük değerli üretimden yüksek değerli üretime geçişteki başarısızlık, üreticilerin girişim risklerini üstlenebileceği kaynaklardan mahrum kalması sonucunu doğurmuştur.
- Kalifiye iş gücü̈ kaynaklarında ki yetersizlik, mevcut kaynakların istihdam olanaklarına ulaşmasındaki sıkıntılar ve beraberinde kalifiye olmayan insan kaynaklarının artısı.
- Uganda'nın limana erişimi olmaması ve beraberinde ortaya çıkan yüksek ulaşım maliyetleri
- Çevre tahribatı, verimli tarım toprağı kaybında yaşanan kronik yükseliş̧, verimsiz su politikaları ve ormanların yok edilmesi.
Uganda'daki Yoksul ve Kırılgan Guruplar Kimlerdir
Uganda'daki saygın Üniversitelerin (Makerere, Okidi ve Kempaka) yaptıkları araştırmalar neticesinde yoksul ve kırılgan guruplar aşağıdaki sosyolojik guruplara ayrılmıştır.
- Çocuklar
- Yaslılar
- Kadınlar
- Engelliler
Yetimler ve Çocuklar
Çocuklar, %60 lık bir oran ile fakirliği en acı şekilde yaşayan en geniş̧ gurubu oluşturmaktadır.
Eğitim imkanlarından yoksun bu çocuklar, kaderlerini belirleme konusunda çok az kontrole sahip olup çoğu zaman görmezden gelinir ve kötü̈ muameleye tabi olurlar.
Yüksek bir sayıya sahip AIDS'li çocuklar ve yetimler, çok fakir oldukları ve eğitim olanaklarından da mahrum oldukları için gelecek kurma anlamında da oldukça kötü̈ durumdadır.
Yaşlılar
Her ne kadar sayısal olarak yaşlılık ve fakirlik arasındaki bağ̆ çok fazla olmasa da çalışmalar göstermektedir ki, çocuklarının akrabalarının veya komsularının yardımları ile ayakta durmaya çalışan yaşlılar her an için fakirlik sınırına düşme riski taşımaktadırlar. Özellikle gençlik dönemlerinde yeterli birikim yapamayan düşük ücretli guruplar, eğitimsiz olanlar ve yetim torunlarına bakmak zorunda olan yaşlılar en kırılgan guruplardır.
Gençler
Ülke genelinde fakir olarak gruplandırılabilecek genç̧ nüfusun büyük bir kısmı toprak ya da sermaye anlamında üretim araçlarına sahip değildir. Diğer guruplarda, meslek sahibi olmayan kredi ya da diğer gelir getirici kaynaklara sahip olmayanlardır. Genç̧ kızların bir bölümü eğitimsiz diğer bir kısmı da kendini geliştiremeyen ve tembel guruplar olarak sınıflandırılmaktadır.
Kadınlar/ Dullar
Uganda toplumunun çoğunluğunda, aile içerisindeki zayıf konumları ve sonucunda üretim araçlarına ulaşmaktaki mahrumiyetleri neticesinde fakirleşme trendindedir.
Hane içi gelire etkileri çok zayıftır
Eğitim veya meslek sahibi değillerdir.
Ucuz iç gücü pazarlarında aracıların istismarlarına maruz kalırlar
Karar mekanızmalarında hiç etkileri yoktur.
Ataerkil miras sisteminin mağduriyetlerini yaşarlar.
Evi, toprağı veya başka mal varlığı olmayan lar büyük mağduriyet yaşarlar
Çok sayıda çocuğa bakmak zorunda olan dullar en kırılgan guruplardır.
Engelliler
Fiziksel ve zihinsel engelli guruplar, bu engelleri ile bağlantılı olarak dışlanma ve marjinallestirilmelerinden dolayı, yaşama şansları ve üretime katılma şansları çok düşüktür ve büyük çoğunlukla fakirlerdir.
Özellikle de engelli kadınlar ayrımcıla tabi oldukları için, sadece üretim araçlarına ulaşmakta zorluk yaşamakla kalmazlar, ayrıca evlenip sosyal bağlar kurma olanakları da oldukça kısıtlıdır. Bu yönüyle en kırılgan guruplardandır.
Poligamik / Çok eşli geniş aile yapılar
Uganda’ nın özellikle kırsal kesimindeki bir çok aile çok eşli yapıya sahıp ve geniş hane yapısı içinde yaşarlar. Serbest Pazar koşullarının hakım olduğu günümüz dünyasında, düşük gelir karşısında büyük masraf yükü altında; yoksulluğa mahkumdur.
SAĞLIKLI SU İHTİYACINDA YAŞANAN ZORLUKLAR
Sağlıklı su kaynakları ve bunun yanında yeterli sanitasyon; çocuk ve yetişkinlerde ishale dayalı ölümler, yetersiz beslenme suda gelişlen mikroplara dayalı hastalıkların önlenmesinde çok büyük önem arzetmektedir.
Günümüz Uganda’sında halıhazırda nüfusun % 35’i sağlıklı suya erişim imkanından mahrumdur. Bu oran, kırsal kesimden 10 milyon şehirlerde de 1.7 milyon insanı kapsamaktadır.
Şehirler ve kırsal kesimler arasındaki bu fark alt yapı yetersızlıklerinden kaynaklanmaktadır. Özellikle kırsal kesimlerde, yakın zamanda böyle bir alt yapının götürülmesi mümkün görünmediğinden, bu bölgelerde yaşayan insanların su ihtiyaçlarını, açılan kuyulardan karşılaması zorunludur.
Aşağıda işaret edilen iki faktör su kuyusu ihtiyacının sayısal olarak ta fazla olmasını gerektirmektedir.
- Çoğu yerde % 1.5 lara kadar düşen elektrik erişimi, su tevziinin ancak emme basma tulumbalar ile sağlanmasını ZORUNLU kılmaktadır.
- Buna yerleşim yerlerinin çok dağınık olması ve ulaşım imkanlarının da yetersizliği de eklendiğinde ihtiyaç katlanmaktadır.
Sağlıklı su ihtiyacının en yüksek olduğu ve 10 milyonu aşkın insanın yaşadığı bu 1,000 – 1,500 kişişik yerleşim alanları şeklindedir. Bu da yaklaşık 7,000 yerleşim merkezine denk gelmektedir.
Gunümüz insanının bir günlük su ihtiyacı yaklaşık 400 litre olarak hesaplanmaktadır. Bunu kırsal bölgeler gunluk 250 litre olarak düşünsek bile her bir yerleşim yeri için günlük 375,000 litre su ihtiyacı anlamına gelecektir.
Çok basit bir denklemle, kas gücü marifeti ile çalışan bu pompalardan, 20 litrelik bir bidonu 1 dk da doldurduğumuzu farzetsek, bir kuyunun günlük kapasitesinin 10,000-12,000 litre olması anlamına gelmektedir. Bu durumda bir yerleşim yerinin minimal ölçekte ihtiyacının karşılanması için 30 kuyu’ ya ihtiyaç duyulmaktadır.
Sadece kırsal bölgeler ve sadece asgari düzeyde su ihtiyacının karşılanması için 7,000X30=210,000 kuyu yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Nüfusun büyük bir hızla arttığını da hesaba katacak olursak, bu ihtiyaç katlanarak büyümektedir.